YÜZÜN TAM ORTASINDA YER ALAN BURUN KAFATASININ EN ÇIKINTILI ORGANI OLUP, BURUN YAPISINDAKİ ANOMALİLER KİŞİNİN YÜZÜNE HANGİ AÇIDAN BAKARSANIZ BAKIN GÖZE ÇARPMAKTADIR.

Güzelllik normlarını belirleyen ana etken o toplumda ‘’güzel’’ olarak tanımlanan kişilerin ortalama karakteristik özellikleridir. Bu özellikleri o topluluğun ortak ırksal özellikleri ve kültürel beğenileri belirler. Dolayısı ile sarı ırkın yaşadığı uzak doğu ülkeleri ile Kuzey Avrupa’da yaşayan iki toplumun güzellik algısının biribirine benzemediği açıktır.

Günümüzde toplumlar arasındaki bu fark eskisi kadar belirgin değildir. Bunun en önemli nedeni dijital iletişim araçlarının yaygınlaşması ve kültürler arasındaki etkileşimin artmasıdır. Bu değişim Dünya üzerinde baskın olan kültürlerin ortak güzellik anlayışı üzerinde daha etkin rol oynamasını da beraberinde getirmiştir.

İnsanlar arasındaki iletişim günümüzde cep telefonları, bilgisayar, televizyon ve yazılı basın üzerinden yürütülmektedir. Bu iletişim araçları instagram, facebook, wattsap vb. programlarla birlikte insanların yüz görünümleri üzerinden kendilerini tanıtmalarına ve diğer insanları tanımalarına olanak tanımaktadır. Hal böyle olunca insanlar yüz güzelliğine daha fazla önem vermekte, daha güzel bir yüz için programlar kullanmakta, medikal ve cerrahi yöntemlere başvurmaktadır.

Yine yukarıda sıraladığım nedenle, erkekler de kadınlar gibi yüz güzelliğine dikkat eder hale gelmiştir. Dahası kadın ve erkek arasındaki farklı güzellik kriterleri de biribirine yaklaşmaya başlamıştır.

Günümüzde güzel yüz için matematiksel oranlar ortaya atılıyor, bunlar arasında belirlenmiş olan en önemli iki kriter: 

• İki göz arasındaki uzaklık, iki kulak arasındaki mesafenin yarısı kadar, 
• Üst dudak ile gözler arasındaki mesafe, saçların çıkış noktası ile çene arasındaki uzaklığın 3’te biri kadar olmalıdır.

BURUN VE GÜZELLİK

Burun yüzün tam ortasında yer alan kafatasının en çıkıntılı organıdır. Bu nedenle, burun yapısındaki anomaliler kişinin yüzüne hangi açıdan bakarsanız bakın göze çarpmakta ve diğer tüm yapılar mükemmel olsa dahi kişinin yüz güzelliğini olumsuz yönde etkilemektedir.

Burun yapısını değiştirmeyi amaçlayan ilk cerrahi girişimler M.Ö. 800’lü yıllarda Hindistan’a dayanmaktadır. Günümüzde ise burun yapısının değiştirilmesi için cerrahi tekniklere cerrahi olmayan dolgu, implant, sutur vb tekniklerinde eklenmesi ile günümüzdeki halini almıştır.

Günümüzde rinoplasti uygulamalarının artmış olması hekimlerin ve hastaların bu konuda bir çok sorunla karşılaşmasına neden olmaktadır. Bu sorunların kaynağını iki başlık altında toplayabiliriz.

BUNLARDAN İLKİ HEKİME BAĞLI OLAN SEBEPLERDİR.

– Hastaya ameliyat öncesinde yeterli zaman ayrılmaması
– Hastaya ameliyat öncesinde tüm süreçle ilgili yeterli bilgilendirme yapılmaması
– Hastaya uygun cerrahi girişimin veya yöntemin seçimi konusunda yeterli özenin gösterilmemesi ve kolay yolun seçilmesi
– Hastanın burnunu işlevi olmayan bir vücut parçası gibi görmek
– Hastanın burun dış yapısı dışındaki problemlerini polip, sinüzit, allerji, solunum güçlüğü yaratan anatomik sorunlarını dikkate almadan cerrahi girişim planlamak
– Ameliyat ve girişimsel uygulamalarla ilgili komplikasyonlar hakkında hastanın bilgilendirmedeki yetersizlikler
– Tecrübe eksikliği ve özensizlik

İKİNCİ ÖNEMLİ SEBEP İSE HASTA NEDENİ İLE OLUŞAN SORUNLARDIR:

– Hastanın yaşadığı psikolojik gerilim ve görsel algı sorunları
– Hastanın seçilecek cerrahi müdahale ve yöntem konusunda hekim üzerinde baskı kurmak
– Hastanın hekimin uyarılarını dikkate almaması ve doktordan bilgi saklaması
– Hastanın hekim seçimi ve süreç boyunca yapması gerekenlerle ilgili olarak yanlış bilgi sahibi olması

Bu sorunların üstesinden gelmek için gerçek referansları olan tecrübeli ve uygun hekim seçmek, hasta hekim arasında samimi ve sıkı bir iletişim kurmak, hekimin önerilerine uymak ve gerçekçi bir beklenti içinde olmak en önemli noktalar.