Nazal polipozis nüfusun %1-4’ünü etkiler. Fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi (FESS), sinüs hastalıklarının tedavisinde 20 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır. Kennedy bu terimi 1985’te icat etti FESS’in tanımları değişiklik göstermektedir ancak mukozanın nazosiliyer temizliğini, sinüslerin drenajını ve havalanmasını sağlamak için endoskop kullanan minimal invazif bir teknik olarak tanımlanabilir. Sinonazal bozuklukların tanısı ve cerrahi tedavisi için sert endoskopun kullanıma sunulması, rinolojide bugüne kadarki en büyük ilerlemedir. Endoskopi, sinonazal anatominin daha iyi görüntülenmesini sağladı ve sinüs cerrahisinin nazal kavite ve paranazal sinüslerin ötesinde güvenliğe giden yolunun öncülüğünü yaptı. Sinüslerin drenajını sağlamak için mukozanın korunması şarttır veya çıkarıldığında sinüsün mukozal yüzeyinin uygun şekilde yeniden kaplanması amaçlanmalıdır.. Mukosiliyer fonksiyonun ameliyat sonrası hızlı iyileşmesi siliyer rejenerasyona bağlıdır, bu da cerrahi prosedür sırasında mukozanın radikal bir şekilde çıkarılmasıyla açığa çıkan baz kemik miktarını sınırlandırır. Teknik gelişme, 1879 yılında Nitze’nin küçük sistoskopu geliştirmesiyle başlamıştır ve bu sistoskop daha sonra 1901’de Hirschman tarafından bir oro-antral fistül yoluyla maksiller sinüsün görüntülenmesi için kullanılmıştır Endoskopun ameliyatlarda rutin kullanıma girmesinden sonra, diğer tüm görevleri yerine getirmek için yalnızca bir elin mevcut olmasının sınırlılığı hissedildi. Bu gerçeklikten çıkan mantıksal bir gelişme, aynı anda çeşitli görevleri yerine getirebilecek bir cerrahi alete ihtiyaç duyulmasıydı. Elektrikli sinüs aletleri, mikrodebriderin piyasaya sürülmesiyle birkaç on yıl önce bu alana girdi. Şu anda mikrodebrider olarak bildiğimiz şeyin orijinal tasarımı, 1969 yılında Urban tarafından “vakumlu döner disektör” olarak patentlendi. 1970 yılında House grubu tarafından akustik nöromaların morselizasyonu ve ardından artroskopi için kullanıldı. Bu cihazlar 1994 yılında Setliff ve Parsons tarafından nazal cerrahi için tanıtılmıştır. Konservatif tedavide başarısız olan polipozisli hastalarda, etkilenen sinüslerin yeterli ventilasyonu ve drenajını sağlamak için kesin bir cerrahi kaçınılmazdır. Sinüslerin drenajını sağlamak için mukozanın korunması önemlidir bu nedenle patolojik değişikliklerin sınırlı bir şekilde ortadan kaldırılmasına çalışılmalıdır. Mikrodebrider kullanımının yapılan birçok çalışmada sağlıklı dokulara daha az zarar verdiği birçok kompilasyondan korunmada etkili bir yöntem olduğu, daha az kanama ve daha az kabuklanma oluşumu nedeni işle cerrahi sonrasındaki iyileşme sürecini kısalttığı gösterilmiştir. Özellikle rekürren vakalarda ve çocuk hastaların ameliyatlarında belirgin avantajları olacağı açıktır.